galata saraylı
metin oktay
1936-epsilon

dişlerimi fırçalıyorum.artık arkalarında lekeler saklanıyor farkediyorum.ordalardı bilmem kaç zamandır,ben yeni farkediyorum.canımı sıkıyor.farkettiğim tek şey bu değil şu dönem.diş fırçası deva olmuyor.lekelere olan hınç,bisepslerin fırçaya aktardığı kuvvetle ağızdan kırmızı köpük kıvamıyla lavoboya akıyor.deva olmuyor.çözemiyorum.diğer farkındalıklarımda olduğu gibi.küsemiyorum.oynamıyorum deme lüksüm de yok.konuşamıyorum.kül tablasındaki bükülmüş izmaritlere bakarken buluyorum 1 süre sonra,gözlerim şaşılıktan o ara kurtuluyor.dalıyorum. olumsuzluk eki kullanmadan yapabildiğim nadir işlerden 1i olarak devam ediyorum...

davulcu çalıyor.3dörtlük ritmi.otomatiğe bağlamanın verdiği laubalilikle manisini de ekliyor yanına."uyanın laan!" dışa vurumunun ramazan versiyonunu dinliyoruz.nağmeler gelse de kulağa sözler anlaşılmıyor,uzaktan da hoş gelmiyor ayrıca sesi.bizim kiralık davullarımız vardı.metronom,bagetlerimiz,pedlerimiz vardı...
cırcır böceğinin sesi kafa sikmiyor mu
1 yerden sonra yahut her seste mi var bu vasıf?gazetenin bulmaca ekinin kenarında yazan rakamlar borçlarım mı,gelen/giden, taksit,asgari ödeme hesapları yapmaya başlayalı o kadar da olmadı sanki.memleketinde deplasmanda hissetmen peki? görmeyen gözün,katlanan gönlünü özledim.horlayarak öldürülmeye çalışılan zaman,gün ışığında olmazsa ay ışığında basıyor göğsüne. yapılmayan sporun ertesinde ağır geliyor mütemadiyen.omuz ağrısıyla uyandırıyor akşamüstleri.yastık ıslak vaziyette.zeynep'in sekiz gününden farklı mı benimkisi diye düşündüm şimdi.şiveps,kola,nesti triosuyla farkımı ortaya koyduğumu farkettim.her sabah yumurta kırmıyorum 1de.annem.seviyor beni.bayaa seviyor hemde.kendi sevgimi kurduğu sofrayla kıyaslamam da bencilliğmin portresi.
sorumluluk ağır gelmeye başladı.basıyor yavaştan omuzlarıma.
"why should i carry such a weight on my shoulders"ın masumiyetiyle bakamıyorum nedense.halet-i ruhiye bunu buyuruyor olsa gerek.buyurması da garip değil mi aslında.hani bizde bitiyordu mevzu? i.yalom öyle dememişmiydi birinci sınıfta.kombinemiz dahi yoktu hani.kıvançtık hani ligin 2.yarısı sürekli...ora buraya denk yaşadık yirmi yılı aşkın.burs olsaydı hani?güzel olmaz mıydı.krediymiş meğer;geri ödemeleri de çok uzak değil görünen.tırnaklarımı kemirirken ayna karşısında düşünemiyorum kendimi.düşünmesem daha iyi sanki.şimdilik.şuan...

*biterken: teoman-istanbul'da sonbahar